“BİLİMSELLİK” ÜZERİNE

Author:

Year-Number: 2019-18
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu :
Number of pages: 160-173
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Sistematik düşünmenin en önemli özelliği netleşmiş kavramlar üzerinden icra edilmesidir. İki farklı zihinde içeriği örtüşmeyen kavramlar üzerinden yapılan akıl yürütmelerin sonuçsuz kalacağı aşikardır. Felsefi tartışmalarda amaç, sonucu hedeflemekle birlikte, problemin net olarak ortaya konulmasıdır. Netleşen bir kavram ile -ki netleşmekten iki zihinde de aynı içeriğe sahip olmayı kastediyoruz- problemin anlaşılması daha kolay sağlanacağı gibi, akıl yürütmelerin de problemin gerektirdiği istikamette olmasına neden olacağından sonucun elde edilmesi de kolaylaşacaktır. Felsefe bilimin problemleriyle değil bilimin ne olduğu ile ilgilenir. Sonuçta felsefenin müdahil olduğu her alanda bir dil çözümlemesi gerekmektedir. Dil ise zihinlerin iletişim vasıtası olduğu için, her türlü problem ister istemez kavram netleşmesine dönüşmektedir. Netleşmiş kavramlar da zihinde anlamanın ilk şablonlarına dönüştüğü için, dilsel ifadelerin yani önermelerin kavramları olan doğru-yanlış kavramları da bu suretle netleşme yoluna girmektedir. Doğa bilimlerinin sosyal bilimlerin önüne geçmeye başladığı 17. yüzyıldan itibaren “kesin bilgi” arayışının doğa bilimlerindeki “bilimsellik” kriterine dönüştüğünü görmekteyiz. Sosyal bilimlerin kesinliği ve bilimselliği doğa bilimlerinin gerisinde kalmış, dolayısıyla da “bilimsellik” sıfatı günümüze kadar doğa bilimlerine ait olmuştur. Her ne kadar hermeneutik filozoflarının insani bilimlerin üstünlüğü konusunda önerileri ve akıl yürütmeleri olmuşsa da pratik değildir. “Deneylenebilen sabit gerçeklik” anlamında kullanılan bilimselliğin doğa bilimlerinden yana olması, ister istemez “hakikat” kavramını kullanan sosyal bilimlerde “görecelilik” kavramının oluşmasına neden olmuştur. Bu çalışmada doğa bilimlerinin, sosyal bilimlerin önüne geçmesine neden olan “bilimsellik” kriterlerinin analizi ve bu analize göre bu kriterlerin sosyal bilimler için de kullanılmasının mümkün olup olmadığı ya da sosyal bilimlerde “bilimsellik” için nasıl bir kriterin kullanılması gerektiği tartışılmıştır.

Keywords

Abstract

The most important property of systematical thinking is its construction by explicit concepts. It is clear that reasoning by concepts not overlapping in distinct minds would be resultless. The aim of philosophical discussions is to execute a problem transparently. Explicit concepts would help to make easier reaching a result. Philosophy is interested in “what science is” instead of “what problems of science are”. In each area related with philosophy, there is a need for linguistic analysis. Since language is a tool for communication of minds, every problem necessarily turns into a problem of explicating concepts. Explicated concepts are the leading templates of understanding in mind. Hence, explicating the concepts of true-false would be possible by just this way. Since 17th century in which natural science have drawn away social sciences, it is seen that the search for “certain knowledge” transforms to the criterion of “being scientific” in natural sciences. In the context of objectivity and certainty, social sciences could not struggle with natural sciences and “being scientific” have been attributed to natural sciences until today. Although hermeneutics philosophers had suggestions and reasonings on the superiority of humanities, these suggestions are not practical. Being scientific means “experienceable constant reality” and it is closer to natural sciences. Therefore, the term of “relativity” is often used in social sciences. In this study, the criterion of being scientific is analyzed and it is discussed whether using these criteria in social sciences is possible. Then, it is argued that if it is not possible, what kind of criterion we need in social sciences.

Keywords