Sanat, geçmişten günümüze kadar siyaset ile iç içe olmuştur. Siyasette amaç bireyi, toplumu ve en nihayetinde devleti yönetmektir. Siyasiler yönetme görevini yerine getirirken birtakım propaganda unsurlarına ihtiyaç duymuştur. Bu unsurları kullanarak topluma hâkim ideolojiyi benimsetme ve topluma yön verme amacı gütmüşlerdir. Sanat ise sanatçının duygu ve düşüncesinin dışa vurumudur yani sanatçının estetik görüşünün ürünüdür. Fakat sanat her ne kadar estetik bir kaygı gütse dahi belli dönemler de siyasette bir propaganda aracı haline gelmekten kaçamamıştır. Sanatın araç olarak kullanılmasına faşist, sosyalist veya muhafazakâr birçok ideolojide şahit oluruz. Sanatın kullanılmasının en önemli nedeni ise sanatın toplumsal manada güçlü olması, insanların duygu, düşünce ve bilinçaltlarında etkisinin diğer propaganda unsurlarına oranla daha etkili olmasıdır. Fakat bu durumun en popüler örneklerinden birisi hiç şüphesiz Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin, Çarlık rejiminin yıkılışından sonra Bolşevik ideolojisini halka aktarmak için sanatı kullanmasıdır. Sovyet ideolojisi topluma aktarılırken görsel sanatların ön plana çıktığını görmekteyiz. Resim, heykel, tablo gibi eserler ön plana çıkmıştır. Bu eserlerde devrim liderlerinin, devrim destekçilerin yüceltildiği devrime karşı olanların ise engellendiğini görmekteyiz. Eserlerde öne çıkan temalar ise Sovyet ideolojisinin ütopyası üzerinden şekillenmiştir. Sovyet ideolojisinin nasıl bir kadın, lider, köylü ve şehir tahayyülü varsa bunlar siyasetin de baskıcı tutumu ile sanat eserleri tarafından halka aktarılmıştır. Eserlerde sosyal gerçeklikten ziyade tahayyüllerin yer alması, bu tahayyüllerin devrim liderlerinin istediği şekilde olması sanatın estetik veya toplumsal kaygısının hiçe sayıldığı ve siyaset için bir araç olduğunu en iyi şekilde anlatmaktadır.
Art has been interlocked with politics from past to present. The aim in politics is to govern the individual, society and eventually the state. Politicians needed some propaganda elements while discharging their assingnment of governing. By using these elements, they pursued a goal to adopt the dominant ideology and give direction to the society. Art, on the other hand, is the expression of the artist's feelings and thoughts, that is, the product of the artist's aesthetic view. However, although art has an aesthetic concern, it could not escape from becoming a propaganda tool in politics in certain periods. We witness the use of art as a tool in many fascist, socialist or conservative ideologies. The most important reason for the use of art is that art is strong in the social sense and its effect on people's feelings, thoughts and subconscious is more effective than other propaganda elements. But one of the most popular examples of this situation is undoubtedly the use of art by the Union of Soviet Socialist Republics to convey the Bolshevik ideology to the people after the collapse of the Tsarist regime. We see that the visual arts come to the fore, while the Soviet ideology is being transferred to the society. Works such as paintings, sculptures and paintings came to the fore. In these works, we see that the leaders of the revolution and the supporters of the revolution are glorified, while those who are against the revolution are blocked. The prominent themes in the works were shaped by the utopia of the Soviet ideology. Just like the Soviet ideology's imagination of a woman, leader, peasant and city, these were conveyed to the public by the oppressive attitude of politics. The inclusion of imaginations rather than social reality in the works, and the fact that these imaginations are as desired by the leaders of the revolution, best explains that art is a tool for politics, disregarding aesthetic or social concerns.