Bu çalışmanın içeriği 19. yüzyılda kadın bestecilerin yeri ve önemini takiben, bu yüzyılın öne çıkan Alman kadın bestecilerinden Fanny (Mendelssohn Bartholdy) Hensel’in (1805-1847) yaşamı ve yaratıcılığını ele alınmaktadır. Çağlar boyu kendisine yüklenen toplumsal rol, inanç ve misyonlar nedeniyle arka planda kalmaya hatta kimi zaman yok olmaya mahkûm edilmiş kadın, bilim ve felsefe alanlarında olduğu gibi, sanatta da türlü mücadeleler vermiştir. Başlangıçta eğitimden yoksun bırakılan kadın, zamanla kazandığı haklar doğrultusunda eğitim olanağını elde ettikten sonra, bestecilik sanatında da kayda değer ilerlemeler göstermiştir. 19. yüzyılda kadınların besteci olarak erkeklerle eşit olmadıkları ve onların bu konuda doğuştan gelen eksiklikleri olduğu görüşü hakimdi. Bazı uzmanlar, kadın bestecilerin cinsiyetleri nedeniyle eksikliklerine yönelik teorileri iddia ederek tarih sahnesindeki bu sosyal mite sözde bilim adına destek vermekteydiler. 1880’lerden itibaren, bestecilik programında kısıtlı da olsa kadınlara da yer verilmeye başlanması kadın bestecilerin sayısında bir artışla sonuçlanmıştır. Böylelikle tarihte ilk olarak bazı kadın besteciler, erkeklerin egemen olduğu müzik sanatı alanına girmeye başladı. 19. yüzyılın en üretken kadın sanatçılarından biri olan Fanny Mendelssohn Hensel yaylı çalgılar dörtlüsü yazan ilk kadın bestecilerdendi. Sanatçı, Bach, Beethoven ve kardeşi Felix Mendelssohn’un müziğinin bir ömür boyu savunucusu oldu. Fanny, Berlin'deki evinde düzenlediği konser dizilerinde özel dinleyicilerin gözünü kamaştıran, ender bir yetenek ve olağanüstü hafızaya sahip bir piyanist olarak kendini gösterdi. Yüksek sınıf statüsüne ilişkin toplumsal beklentilere karşı, besteciliğin çelişkili dürtüleriyle hayatı boyunca mücadele etti ve sonunda müziğini 41 yaşında erken ölümünden sadece bir yıl önce yayınlamaya karar verdi.
In this study, following the place and importance of female composers in the 19th century, the life and creativity of Fanny (Mendelssohn Bartholdy) Hensel (1805-1847), one of the prominent German female composers of this century, is discussed. Women, who have been condemned to remain in the background or even to disappear due to the social roles, beliefs and missions imposed on her for ages, have struggled in art as well as in the fields of science and philosophy. The woman, who was deprived of education at the beginning, has shown remarkable progress in the art of composing after she obtained the opportunity of education in line with the rights she gained over time. In the 19th century, the view was that women were not equal to men as composers and that they had innate deficiencies in this regard. Some experts were giving pseudo-scientific support to this social myth by putting forward theories about the lack of gender differences in the historical scene of female composers. From the 1880s onwards, women began to be included in the composition program, albeit to a limited extent. Thus, for the first time in history, a significant number of female composers began to enter the male-dominated field of music. One of the most prolific female artists of the 19th century, Fanny Mendelssohn Hensel was also one of the first female composers to write a string quartet. The artist was a lifelong advocate of the music of Bach, Beethoven and his brother Felix Mendelssohn. Fanny showed herself as a pianist with a rare talent and extraordinary memory. She struggled throughout his life with the contradictory impulses of composition against societal expectations, and finally decided to release her music just a year before his premature death at the age of 41.