“ŞEYH’İN OLDUĞU YER EVİMİZDİR”: İBRAHİM-İ GÜLŞENÎ’NİN HAGİOGRAFİSİNDE SÜRGÜN KAVRAMI

Author:

Year-Number: 2017-7
Yayımlanma Tarihi: null
Language : null
Konu : Hagiografi, Menkıbe,
Number of pages: 428-442
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

İslam tarihinin önemli dönemlerine yayılan, Sunni şeyhlerin gizemli tarikatlarının İran’dan ve Azerbaycan’dan sürülerek başka yerlerde yaşamaya iten zamanları an-latan Halveti şeyhi İbrahim-i Gülşeni’nin hagiografik anlatımı başlarda orta çağ düşünürlerinin sürgün kavramına nasıl tepki verdiklerini anlamak için mükemmel bir kaynak gibi görünmektedir. Ancak, yazarın çalışmasının ve kendisinin daha ayrıntılı incelenmesiyle önemli olanın sadece birilerinin ülkelerinden fiziksel olarak başka bir yere sürgün edilmesinin olmadığını görürüz. Bu makale, sürgün kavramını ve bunun hem fiziksel hem de metaforik anlamlarını Muhyi-yi Gülşeni, İbrahim-i Gülşeni ve müritlerinin hagiografisinin yazarı ve derleyicisinin nasıl ele aldıklarına yakından bakmaktadır. Osmanlı İmparatorluğu’nun çok geniş alanda hüküm sürdüğü Sultan Süleyman hükümdarlığında okuma yazma bilen elitlerin görevlerini yerine getirebilmeleri için evlerinden çok uzağa gitmeleri gerekmektedir, Muhyi sürgün fikrini birinin gizemli rehberliğinden ayrılış veya buna yabancılaşma olarak yeniden şekillendirmiştir. Bu anlatım stratejisi hem okuyucunun tarikata sa-dakatini güçlendirmiş hem de diyarın bir ucundan diğer ucuna sürülmeye zor-lananlara bir rahatlık sağlamıştır.

Keywords

Abstract

The hagiographical narrative of the Halveti shaykh Ibrahim-i Gulseni, spanning a critical period in Islamic history when the shaykhs of Sunni mystical orders were pushed out of Iran and Azerbaijan to take up residence elsewhere, initially seems to be an excellent source for understanding how medieval thinkers reacted to the concept of exile. However, upon closer examination of the hagiographer and his work, we realize that it was not just the existence of a physical exile from one’s homeland that was critical to the work. This article takes a closer look at how Muhyi-yi Gu¨ ls¸eni, the author and compiler of the hagiography of Ibrahim-i Gulseni and his followers, constructs the concept of exile in both its physical and metaphorical senses. In the world of a vastly expanded Ottoman Empire in the aftermath of the reign of Sultan Su¨leyman that required its literate elites to take up posts far from home, Muhyi reconfigures the idea of exile to reflect a separation or estrangement from one’s mystical guide. This narrative strategy both reinforced the audience’s devotion to the order and offered a source of comfort to groups who were forced to travel to distant parts of the realm.

Keywords