Yüzyıllar boyu teoloji ve felsefenin en tartışmalı konuları arasında yer alan insan onuru, modern zamanlarda, ama özellikle de ikinci dünya savaşından sonra, insan haklarının üzerine inşa edildiği bir kavram haline gelmiştir. Gerçekten zaman içinde, insan haklarının kapsamı, tasnifi ve sınırlandırılması gibi konularda yoğun tartışmalar yaşanmış olsa bile, uzun süren mücadelelerin sonucunda ortaya çıkan bu hakların yöneldikleri amaç hususunda, yaygın bir mutabakat olmuştur. Bu amaç, insan onurunun korunmasıdır. Bütün temel haklar insan onuru için gerekli görülmüşlerdir. İnsan onurundan kaynaklanırlar ve onun bağımsızlaşmış parçalarıdır. İnsan onuru, insanın tinsel bir varlık olarak özgürlük ve bilinç içinde bağımsız, karar vermesi ve çevresine etkili olması amacına yöneliktir. İnsan Onurunun Korunması ilkesi ile insana, insan oluşu nedeniyle tinsel ve sosyal bir değer verilmesini ve saygı gösterilmesini isteme hakkı tanınmaktadır.
Among the most contentious issues for centuries in theology and philosophy of human dignity, in modern times, but especially after the Second World War, a concept that has been built on human rights has become. Indeed, over time, the scope of human rights, even if there has been intense debate on issues such as classification and limitation, the rights arising as a result of long struggles Revealed regard to purpose, has been a common consensus. For this purpose, the protection of human dignity. All fundamental rights are evaluated as necessary for the sake of human dignity. They arise from human dignity and they are independent parts of it. Human dignity aims that human, as a spiritual creature, judges independently and interacts with his environment in a free and conscious manner. Human is given the right to be respected and appreciated spiritually and socially via Human Dignity Protection Principle.