Din dilinin anlamı konusunda tarih boyunca birbirinden farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Bu görüşler içerisinde en aşırı olanları, katı antropomorfizm ile sınırsız sembolizmdir. Bunlardan birincisi, dilin dış anlamına sarılır manaya dikkat etmez. Mesela Kur’an “Allah’ın eli onların ellerinin üstündedir.” diyorsa, bundan Allah’ın “eli” nin olduğu anlamını çıkarırlar. Bunlara göre Allah naslarda kendini nasıl ifade ediyorsa aynı o şekildedir. Bu grup Allah’ı insan-biçimci bir surette tanımlamanın yanında ona cismani özellikler de yüklemektedir. Birinci grubun zıttı olan aşırı sembolizme göre ise, din dili esas itibariyle semboliktir, Allah’ın kendisini tanıttığı naslar, insanların O’nu daha kolaylıkla idrak etmesini sağlamak amacıyladır. Yoksa kendisini naslarda tanıttığı gibi değildir. Bunlar bu görüşleriyle Allah’ın tam olarak bilinmekten münezzeh olduğunu anlatmaktadır. Esasında insanlar arasında meydana gelen bu ihtilaf, din dilinin kendisinden kaynaklanmaktadır.
Many diverse views have been put forward in history as regards the meaning of religion language, the most extreme of which are strict anthropomorphism and non-delimited symbolism. The former attaches itself to the letter, paying no attention whatsoever to the meaning. For example, if the Qur’an says that “God’s hand is above their hands”, they infer from that God’s hand strictly. They hold that God is strictly as He describes Himself in Scripture. This group not only describes God in anthropomorphistic terms but also ascribes to Him some corporeal attributes. In sharp contrast to this group, the symbolists maintain that religious language is principally of symbolic nature, the religious texts in which God describes Himself being intended to help men conceive Him. Otherwise, He in Himself is not as He describes Himself in Scriptures. Hence, they try to establish that God is not susceptible of being known and accessed. In fact, this disagreement among the people stems from the very nature of religious language.