Huzurevi modernitenin kendi problemine kendi ürettiği bir çözüm önerisidir. Çünkü Durkheim’in iş bölümü ve organik toplum modellemesiyle belirginleşen kentli modern yaşam uzmanlaşmayı, herkesin işgücüne katılımını, özgür ve özerk bireyi zo¬runlu kılar. Uzmanlaşma yersiz/ yurtsuzlaşmayı; özgür ve özerk birey bireycileşmeyi getirir. Bu kaçınılmaz bir süreç olarak görülmüştür. Doğulu toplumlar modernleştikçe kentli toplumlar olmaya, uzmanlaşmaya, farklı iş kollarında çalışmaya, organik top¬lumsal ilişkiler geliştirmeye yönelmişler, yersiz-yurtsuzlaşmışlar ama- özellikle Türk toplumu- bir türlü huzurevlerini (bakımevi anlamını da içerir) benimseyememişlerdir. Bu durum hem modern batılı yaşam biçimi içerisindeki bireylerde hem de geniş aile formunu önceleyen geleneksel hayat tarzını yansıtan fertlerde açıkça görülmektedir. Yine açıkça görülmektedir ki Türk toplumu rasyonel kurumlar oluştursa, rasyonel programlar yapsa bile ilişkilerini ve anlam dünyasını duygusal temel üzerine bina etmektedir. Bu gelenekselliğimizin göstergesi olduğu gibi yaşlılığı modern bir anlayışla kabul etmediğimizin işaretidir. Aynı zamanda kendisini modern bir birey olarak tanımlayan yaşlının ve yaşlı yakınlarının huzurevine aynı anlamı yüklemesi onun geleneksel algılardan duygusal olarak uzak kalamadığını imler. Sinema Filmlerinin toplumun bir yansıması olduğu kabul edilirse bu anlayışın izlerini şu şekilde takip edebiliriz: Modern aile yapıları ve modern bireylerden kurulu bir yaşamı sembolize eden “huzurevi” filmi olarak görülen Çınar Ağacı ile geleneksel yaşam formu içerisindeki insan tipolojilerini esas alan doğulu, geniş aileyi önceleyen bir senaryo ile sunulan ve büyük bir bölümü huzurevinde geçen Beyaz Melek filmi; her ikisi de huzurevine olumsuz bir bakışı sergilemektedir. Ama huzu¬revine karşı çıkan ve bunu filmlerinde bile ihsas ettiren Türk toplumunun da çocuklarından ayrı düşen yaşlı bireyleri için kalıcı ve doyurucu çözümler ürettiği de pek söylenemez.
Modernity requires specialization, par¬ticipation in the workforce, free and autonomous individual. Specialization is unwar¬ranted/disengaged; the free and autonomous individual brings individualization. This has been seen as an inevitable process. Oriental societies, have not accepted the presence of rest home (also includes the meaning of nursing home). This is evident both in the individuals within the modern western lifestyle and in the individual reflecting the traditional lifestyle that precedes the extended family form. It is again evident that if the Turkish society is formed by rational institutions, even if it does rational programs, it builds its relations and the world of meaning on an emotional basis. At the same time, the elderly and elderly relatives who define themselves as a modern individual have the same meanings to the rest home that it can’t be emotionally distanced from traditional perceptions. If we assume that Cinema Films is a reflection of the society, we can follow the traces of this understanding as follows: With Çınar Ağacı, a rest home film that symbolizes a modern family life and a life based on modern individuals and the White Angel film, presented with a scenario based on human typologies in the traditional, with an emphasis on an extended family both have a negative outlook on the rest home. But it can’t be said that the Turkish society, which opposed the rest home and made it even in the movies, produced permanent and satisfactory solutions for the elderly individuals who are separate from their children.