Kur’ân-ı Kerim insanlara dil aracılığıyla hitap etmiştir. Bu sebeple Kur’ân’ın anlaşılmasında dilin önemi âşikârdır. Kur’ân’ı dile dayalı olarak anlama uğraşısı, dilbilimsel tefsîr terimiyle ifade edilmektedir. Dilbilimsel tefsîr vahyin nüzûl döneminden başlayıp, sahabe ve tabiun dönemiyle devam eden, daha sonra hicri üçüncü asırda bir disiplin haline gelip sistemleşen Allah’ın kitabını dile dayalı yorumlamayı gaye edinen bir yöntemdir. Hz. Peygamber bazen kendisi bir âyeti okuyarak izah etmiş, bazen sahabeye soru sorarak bu soru doğrultusunda ya da sahabenin sormuş olduğu bir soru üzerine âyetleri yorumluyarak açıklamıştır. O’nun tefsîr etme tarzı, mücmelin tebyîni, mutlak olanların takyîdi, müşkil olanların izahı, anlamı kapalı olan bazı kelimelerin açıklanması şeklinde olmuştur. Bunun yanı sıra, Hz. Peygamber kelimelerin müteradiflerini zikrederek, tariflerini yaparak, terim manasını izah ederek, âyette mutlak anlamın kastedildiğini belirterek açıklamalarda bulunmuştur. Haliyle bu şekil yorumlama da dilbilimsel yorumlama olmaktadır. Nüzûl döneminde sahabe, âyetlerin kırâati, anlamı ve uygulaması konusunda bir sorunla karşılaştığında Hz. Peygamber’e başvurarak bunu çözüyordu. O’nun vefatıyla birlikte söz konusu problemlerin çözümü bizzat sahabeye kalmıştır. Sahabe gerek zaman, gerekse mekân açısından tenzil döneminde yaşadığı için o gün kullanılan dili ve Arapların örf, adetlerini iyi bilmekteydi. İşte bu gibi avantajlar sayesinde, onlar Kur’ân’ı Kerimi tefsîr edip, dilsel izahlarda bulunarak anlaşılmayan kelimelerin anlamlarını açıklamışlardır. Sahabîler içtihatlarını büyük ölçüde dile dayalı izahlarla temellendirmişlerdir. Sahabenin önde gelen müfessirlerinden Abdullah İbn Abbâs (ö.68/687), kelimelerin anlamlarını açıklarken dilsel izahlarda bulunmuştur. Bu bağlamda kendisini imtihan etme amacıyla bir takım sorular soran Nafi’ b. Ezrâk’a Arap şiiriyle cevaplar vermiştir. Bu bilgilere binaen dilbilimsel tefsir nüzûl döneminde başlamıştır diyebiliriz. Yalnız dilsel unsurları diğer sahabîlere nazaran daha çok kullanan İbn Abbâs dilbilimsel tefsirin öncüsü kabul edilmiştir.
The Holy Quran has addressed people through language. Therefore, the importance of language in the understanding of the Qur'an is evident. An attempt to understand the Qur'an based on language is expressed in the term linguistic exegesis. The linguistic exegesis is a method which aims to interpret the book of Allah, which starts from the period of revelation and continues with the period of the companions and the subject, and then becomes a discipline in the third century. Hz. The Prophet sometimes explained himself by reading a verse, sometimes by asking questions to the Companions in accordance with this question or comment on the question asked by the Companions explained. His style of commentary has been in the form of the exaltation of the mujjal, the sanction of the absolute ones, the explanation of those who are obliged, and the explanation of some words which are closed in meaning. Besides, Hz. The Prophet made statements by mentioning the intercessors of the words, making descriptions, explaining the meaning of the term and stating that the broad meaning was meant. This figure interpretation is also linguistic interpretation. When the Companions faced a problem about the verse, meaning and application of the verses, Solving this by referring to the Prophet. With his death, the solution of these problems was left to the Companions. Since the Companions lived in the period of deduction both in terms of time and space, he knew the language and customs of the Arabs well. It is through these advantages that they interpret the Qur'an and explain the meaning of words that are not understood by linguistic explanations. The Companions have based their ijtihads mostly on language-based explanations. One of the foremost commentators of the Companions, Abdullah Ibn Abbas (d.68 / 687) made linguistic explanations while explaining the meaning of the words. In this context, Nafi asked a number of questions for the purpose of self-examination ’b. He gave answers to Ezrâk in Arabic poetry. Therefore, we can say that linguistic exegesis started in the nüzûl period. Only Ibn Abbas, who uses linguistic elements more than other companions, was accepted as the pioneer of linguistic commentary.