Literatürde psikolojik dışlanmanın etkisini ortaya çıkarmak için en çok kullanılan sanal top oyunu paradigması oyun olması, oyuncuların yavaş top atması ve kontrollü ortam gerektirmesinden dolayı yapısında sorunlar taşımaktadır. Diğer teknikler de psikolojik dışlanmayı dolaylı olarak ölçmekte ya da kişinin geleceğine yönelik damgalama ve uzun süreli olumsuz etkiler içermektedir. Bu araştırmada görsel ve vinyete dayalı olarak geliştirilen psikolojik dışlanma paradigmasında bir kişinin bir kursa başlamasının ilk gününde diğer kişiler tarafından göz ardı edilmesini konu alınmaktadır. Kontrol koşulunda ise herhangi bir dışlanma söz konusu değildir. Hipotetik olarak geliştirilen bu vinyet sonrası, 55 katılımcıdan 11’li bir ölçek üzerinde kendilerini okudukları durumla ilgili ne kadar öfkeli, sakin, hayal kırıklığı yaşamış, dışlanmış, mutlu, canı sıkılmış, endişelenmiş ve üzgün hissettiklerini derecelendirmeleri istenmiştir. Daha sonra katılımcılar İhtiyaç Tehdidi Ölçeği’ni doldurmuştur. Araştırmanın bulguları dışlanmama koşulunda yer alan katılımcıların kontrol koşulunda olanlara göre 1) daha fazla öfke, hayal kırıklığı, dışlanma, can sıkıntısı, endişe ve üzüntü hissettiklerini, 2) daha mutsuz ve gerin olduklarını belirttiklerini ve 3) ait olma, benlik değeri, kontrol algısı ve anlamlı varoluş ihtiyaçlarının tehdit edildiğini göstermektedir. Dolayısıyla gerçek bir yaşam olayına dayalı olan bu yeni psikolojik dışlanma paradigmasının bu ölçümler üzerinde etkisi güçlüdür. Araştırmanın bu sonuçları bu modelin dışlanmayı ortaya çıkarmada güvenilir olarak kullanabileceğini ve psikolojide, eğitimde, terapi ve örgüt alanında uygulamaları olabileceğine işaret etmektedir.
The cyberball paradigm, which is the most used in the literature to reveal the effect of ostracism, has problems in its structure since it is a slow ball game and requires a controlled environment. Other techniques also measure ostracism indirectly or include stigma and long-term adverse effects on the future of the person. In this research, the ostracism paradigm, which is developed based on visual and vignette, focuses on the exclusion of a person by other people on the first day of starting a course. In the control condition, there is no exclusion. After this hypothetically developed model, a total of 55 participants were asked to rate how angry, calm, disappointed, excluded, happy, annoyed, worried, and sad about the situation in which they read themselves on an 11-point scale. Later, the participants filled out the Need Threat Scale. The findings of the study showed that compared to control condition, the ostracized participants had 1) more anger, frustration, exclusion, boredom, anxiety, and sadness; 2) they felt more unhappy and nervous, and 3) had a lower level of scores in belonging, self-worth, sense of control, and existence. The effect of this new ostracism paradigm on these measurements was strong. These results of the study indicate that this model can be used reliably to reveal ostracism and may have applications in psychology, education, therapy, and organization.