Sömürgecilik, daha çok gelişmiş ülkelerin bir doktrini veya düşünce sistemini gelişmemiş toplumlar üzerinde kabul ettirmesidir. Bu bir nevi sömürülen devletler üzerinde egemenlik kurma çabasıdır. Kısacası sahip olunmaya çalışılan ülkenin iktisadi, siyasal, kültürel ve sosyal anlamda işgal edilmesi olarak da belirtilir. Bu bağlamda genelde gelişmiş Batı Avrupa yada Kuzey ülkeleri askeri, ekonomik ve siyasal gücünü kullanmakta ayrıca sömürünün meşruluğunu yaymak adına bir takım ırksal, ahlaki, dini gerekçeler oluşturarak bu durumu devam ettirmişlerdir. Özellikle Latin Amerika ülkelerinde uygulanan sömürgecilik faaliyetleri 18 ve 19. Yüzyıllarda yoğunlaşmış ve 21.yüzyıla kadar devam etmiştir. Bu durum elbette ki Antropolojiyi ve Antropolojik çalışmaları da yakından ilgilendirmekte ve onu etkilemektedir. Bütün sosyal bilimlerde olduğu gibi antropolojide de Kuzey Amerika'nın etkisi ile tek kutuplu bir dünya siyasetini amaçlayan politikalar, çalışmalar dizini olarak Latin Amerika yada üçüncü dünya ülkeleri üzerinden devam etmektedir.
Colonialism is the policy of a country seeking to extend or retain its authority over other people or territories. Latin America, which was exploited by European powers for centuries, came under the hegemony of the United States this time after the independence process that started in the 19th century. The main problems of countries in the region, where the economic, political and social structure remaining from the colonial period continue, are poverty, mismanagement and often being targeted to the military and political interventions of the USA. As in all social sciences, policies aiming a unipolar world policy with the influence of North America in anthropology continue as a directory of studies through Latin America or third world countries.