ÂŞIK EDEBİYATINDA “ATALAR SÖZÜ DESTANI” SÖYLEME GELENEĞİ

Author :  

Year-Number: 2020-25
Yayımlanma Tarihi: 2020-12-15 11:52:38.0
Language : Türkçe
Konu : FİLOLOJİ/TÜRK HALK BİLİMİ
Number of pages: 225-245
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Kültürel mirasının geçmişten günümüze taşınmasında önemli bir fonksiyon üstlenen atasözleri, kalıplaşmış yapıları ve derin anlamları ile ataların hayata, olaylara ve davranışlara bakış tarzını yansıtır. Günlük konuşma dilinde başvurulan atasözlerine İslâm öncesi dönemden günümüze edebiyat eserlerinde de yer yer rastlamak mümkündür. Âşık edebiyatında ise bağımsız olarak şiirlerin konusunu teşkil etmiştir. Destan türü içerisinde daha çok öğüt vermek maksadıyla oluşturulan bu şiirler “atalar sözü destanı” olarak adlandırılmaktadır. Âşık edebiyatında en eski ve başarılı örneğini Levnî’de gördüğümüz atalar sözü söyleme geleneği, 18 ve 19. yüzyıllarda artarak devam etmiştir. Bu eserlerin toplumsal yapının bozulduğu dönemlerde artması da tesadüf değildir. Çünkü toplumun sözcüsü olan âşıkların, bireylere atasözleri vasıtası ile ideal davranış kalıpları sunması doğal karşılanmalıdır. Çalışmada atalar sözü amacıyla yazıldığı/söylendiği tespit edilen on iki destan incelenmiş ve bunlarda yer alan atasözü ve deyimler belirlenmiştir. Tasavvufî konuların öne çıktığı şiirlerin atasözleri bakımından zayıf; Levnî, Mir’âtî, Mevcî ve Refikî gibi âşıkların oldukça başarılı olduğu ve bu şiirlerin “demişler” ana redifi üzerine kurulduğu sonucuna varılmıştır. Atasözlerinin bu tür ve formda işlenmesi, âşıkların sanatlarında ne kadar başarılı olduklarını göstermektedir.

Keywords

Abstract

Proverbs, which play an important role in carrying the cultural heritage from the past to the present, reflect the ancestors' perspectives towards life, events and behaviors with their stereotypes and deep meanings. It is possible to come across proverbs, which are used in daily speaking, in literary works from pre-Islamic period to the present day, as well. In Ashik literature, it has been the subject of poems independently. These poems, which were created to give advice within the genre of epic, are called ‘The Epic of Atalar Sözü’. The tradition of narrating the epic of Atalar Sözü, the oldest and most successful example of which is available in Levnî in Ashik literature, continued increasingly in the 18th and 19th centuries. It is not a coincidence that these works increase in times of deterioration of the social structure. Because it should be taken natural for the lovers, who are the spokespersons of the society, to present ideal behavioral patterns to individuals through proverbs.In the study, twelve epics that were found to be written / said for the purpose of Atalar Sözü were examined and the proverbs and idioms contained in these epics were determined. It was concluded that poetry in which Sufi subjects stand out is weak in terms of proverbs and the Ashiks such as Levnî, Mir’âtî, Mevcî and Refikî were very successful and these poems were founded on the main redif of "demişler". The processing of proverbs in this type and form shows how successful Ashiks are in their art.

Keywords


  • 1 Cite as/Atıf: Özdemir, C. (2020). Âşık Edebiyatında ‚Atalar Sözü Destanı‛ Söyleme Geleneği. Kesit Aka- demi Dergisi, 6 (25): 225-245. http://dx.doi.org/10.29228/kesit.47395

  • Kesit Akademi Dergisi (The Journal of Kesit Academy) Yıl/Year/Год: 6, Sayı/Number/ Номер: 25, Aralık/December/Декабрь 2020

  • Bir toplumun yıllarca süren deneyimlerinin özlü ve kalıplaşmış ifadeleri şeklinde ta-nımlanabilecek atasözleri, ait olduğu toplumun zengin dil yapılarıdır ve kültürel mirasın yaşa-yan önemli bir malzemesidir. İlk söyleyeni zamanla unutulup yıllar içerisinde anonimleşmiş vebelirli kalıplar halinde günümüze kadar gelmiştir. Dilçin’e göre ‚Atasözleri, beşer cemiyetiyleberaber doğmuş, onunla birlikte oba, boy ve oymak olarak asırlarca göçebe hayatı yaşamış venihayet gelişip özleşerek de ulus haline yükselmiş, medenîleşmiş törelerdir.‛ (2000: XVI). NailTan’a göre atasözleri milletin ortak hafızasını yansıtan söz varlıklarıdır, duygu ve düşünceleriaçıklamak veya güçlendirmek amacıyla kullanılır. Halk felsefesini ve düşüncesini atasözleri iletanımak mümkündür (2016: 106). Aksoy’a göre sosyoloji, psikoloji, ekonomi, felsefe, tarih,ahlâk, folklor ve eğitim bilim gibi birçok bilim dalını ilgilendiren ve değişik yönlerden incelemekonusu edilmeye değer olan bu ulusal varlıklar, anlatım gücü, deyiş güzelliği ve kavram zen- ginliği bakımından da dikkate değer dil yapılarıdır (1988: 13).

  • Bir ulusun sosyal ve kültürel alanda hangi aşamalardan geçtiği, nasıl bir değişim evresigeçirdiği ve bugün hangi durumda olduğu öğrenilmek istenirse, o milletin millî tarihi ve diğerözel varlıkları yanında atasözlerini de muhtelif tabakalara ve sınıflara ayırarak gözden geçir-mek gerekir (Dilçin, 2000: XVI). Kültürün bir parçası olan atasözleri, birey ve toplumun varlığı-nı sürdürebilmesi için yüzyılların birikimini taşır (Kızıldağ, 2020: 1027). Dolayısıyla atasözleritoplumsal kimliğin aynası konumundadır. Toplumsal belleğin taşıyıcısı olan atasözleri, içeri- www.kesitakademi.com

  • Boratav’a göre atasözleri halk edebiyatının diğer türleri gibi bağımsız olarak söylene-mez. Bu sözler bir sohbet ortamı içinde belli bir vesile ile zikredilmektedir. Atasözleri, çoğu defagünlük hayatın olayları içerisinde hatırlanmaktadır. Bazen bir sanat malzemesi olarak da gö-rülmektedir. Destansı anlatının içerisinde yer alması ve Anadolu âşıklarının hikâyelerinde yeryer atasözlerine benzer kalıplaşmış sözlerin varlığı (1992: 119-123) bu açıklamalara örnek olarakverilebilir. İletişimde mesajın muhataba iletilmesi ve anlamın anlaşılabilirliği ancak sohbet or-tamında gerçekleşebilir. Kimi zaman örtük kimi zaman açık bir anlama sahip olması içindekiiletiye odaklanılmasına engel teşkil etmez. Bu açıdan atasözlerinde anlam, yapıdan önce gel-mektedir. Âşıkların atasözlerini, destan türü içerisinde bağımsız bir konu olarak ele alması dabu sözlerin işlevsel yönüyle sanat yönünün bir çatı altında birleştirilmesi olarak yorumlanabilir.Toplumların yetişmekte olan nesillere çeşitli bilgileri ve kültürel unsurları aktarmakaygısı, her alanda olduğu gibi sanat alanında da varlığını hissettirir. Her ne kadar sanatın este-tik zevk verme amacının ön planda olduğu söylense de bahsedilen kaygı sanat eserlerinde di-daktik niteliği öne çıkarmaktadır. Bu açıdan Âşık tarzı gelenekte var olan destan türünün,uzunluk ve olay eksenli olma gibi başlıca niteliklerinin onu sanat ekseninden bilgi aktarımıeksenine kaydırdığı söylenebilir. Atasözleri gelecek nesillerin eğitiminde vazgeçilmez ögelerolarak görüldüğü ve bireylerin davranışlarına etki edeceği düşünüldüğü için destan türü içeri-sinde bir araya getirilmiş ve bu minvaldeki ürünler âşıkların sanatsal yeteneğini gösterme ala- nına dönüşmüştür.

  • Divanü Lûgati’t-Türk’te ‚sav‛ kelimesi ‚atalar sözü, darb-ı mesel‛ şeklinde açıklan-maktadır (Atalay, 20103/III: 154). Daha sonra ‚mesel, darb-mesel, durûb-i emsâl‛ şeklinde kul-lanılan ve 14. yüzyıldan itibaren Anadolu’da Oğuz lehçesi ile yazılan eserlerde ve Batı Türkle- rinde ‚atalar sözü‛ olarak yaygınlaşmıştır (Arslan, 2019: 16).

  • Edebiyatımızda eski atasözlerini ihtiva eden önemli eserler de mevcuttur. Berlin’de bu-lunan bir atasözleri kitabı, Kitab-ı Atalar Sözü adlı adlı eser, 16. yüzyılda yazarı belli olmayanmanzum ve musavver Durûb-ı Emsâl kitabı, 17. yüzyıla ait bir elyazması ve Turfetü’l-Emsâlbunlardan bazılarıdır. Turfetü’l Emsâl’de Kastamonu çevresinden toplanan 76 atasözü alfabetikolarak sıralanmış ve âyet, hadis, deyim ve atasözleri ile açıklaması verilmiştir. Eserde toplam 128 atasözü ve 60 deyim yer almıştır (Arslan, 2019: 21-28).

  • cut şekliyle vezne sığmayanlar anlamı muhafaza edilmek kaydıyla bazen bir bölümü alınmışveya vezni doldurmak için ‚meseldir, demişler, getirmişler,‛ gibi birtakım ilavelerle maksatla-rını ifade etmeye çalışmışlardır. Özellikle nasihatnâmelerde atasözlerine sıkça yer verilmiştir.Bunun yanında münferit bazı örneklerde atasözlerinin Türkçe kelimelerinin değiştirilerek oriji-nal hallerinin bozulduğu da bir gerçektir (Dilçin, 2000: XXI-XXXI). Aksoy’a göre atasözlerinindivanlarda, bilinen yapılarının dışında kullanımları nedeniyle onların atasözü sayılmaları doğ-ru değildir. Bunlar asılları başka türlü olan atasözlerine işaret eden sözler olarak değerlendiril-melidir (Aksoy, 1988/I/24). Oysa saz şairleri şiirlerini heceyle vücuda getirdikleri için atasözleri-ni bozmadan kullanmışlardır. Divan edebiyatında bu tarzın bir eğilim olduğu dönemde saz şairlerinde bu akım kemalini bulmuştur (Dilçin, 2000: XXXVI).

  • Destanların tematik tasnifi konusunda kendisinden önce yapılan çalışmaları özetleye-rek daha kapsamlı bir tasnif denemesi yapan Özkul Çobanoğlu, atasözleri destanlarını ‚Top-lumsal Genel Ahlâk Felsefesiyle İlgili Destanlar‛ başlığı altında incelemiştir. Çobanoğlu bunları,‚toplumun sosyal normlarını ve onlara dayalı kabul, inanç, pratik ve stero tiplerin konu olarakalındığı atasözlerinin çoğunlukla yapı malzemesi olarak kullanıldığı destanlar‛ olarak açıkla-maktadır. Bunlar genel ahlâk felsefesinin atasözü haline gelmiş kurallarını destan formuna ak-tarıp topluma öğüt vermekte ve bu kuralların takip edilmesini istemektedir. (2000: 71). Destan-ları anlatım tutumu açısından değerlendirdiği bölümde ise atalar sözü destanlarını öğüt verme-ye yönelik işleyiş bağlamında incelemiştir. Bu destanlar, âşığın sözlü kültür ortamında atasözüformunda yaygın olan halk felsefesine ait temaları ve onları içeren deyim ve atasözlerini kulla-narak öğüt verme amacı taşıyan anlatım tutumunu içerir (2000: 103). Her iki tasnif şeklindeatasözlerinin öğüt niteliği üzerinde durulmaktadır. Bu durum üzerine ayrıca dikkat çekmekgerekir. Çünkü âşıkların atasözlerinden müteşekkil destanlar vücuda getirmelerinin, yaşadıkla-rı dönemin genel özellikleri ve insan davranışları ile bağlantısının sorgulanması gerekir. Öyle kibu alanda ilk ve en başarılı örnek olarak gördüğümüz Levnî’nin destanının 18. yüzyıla ait ol-ması ve muhtemelen ondan etkilenerek oluşturulan örneklerin büyük çoğunluğunun 19. yüzyı-la ait olması ile Osmanlı Devleti’nde bu yüzyıllarda siyasal ve toplumsal yapıda görülen bo-zulmalar arasında bağ kurulabilir. Bir toplumda öğüt niteliğindeki eserlerin sayıca artmasınıntemel nedenlerinden biri de insan davranışlarında meydana gelen bozulmalar ve değişimlerdir.Toplumun kültürü ve ahlâki yapısıyla bağdaşmayan bu davranışların düzeltilmesinin gereklili- ği muhtemelen atasözleri destanlarının ortaya çıkmasını sağlamıştır.

  • Atalar sözü türünün en dikkat çekici örneğini Levnî vermiştir. Yaşadığı dönemle ilgilikesin bilgilerin bulunmadığı Levnî, atalar sözü destanını tekellüfsüz bir üslûpla, sade ve sa-mimî bir dille vücuda getirmiş, atasözlerini bozmadan ve yerli yerince kullanmıştır (Dilçin,2000: 3). Dehri Dilçin destanın yedi yüze yakın cönk arasından en doğrusunu aldığını ifadeettiği için biz de bu kaynaktaki eseri esas almayı uygun gördük. Kitapta bu destan ‚Atalar SözüDestanı‛ adıyla başlamaktadır. 29 dörtlükten oluşan bu şiir, 11’li hece veznine sahiptir. Kafiyeörgüsü abab/cccb/dddb/eeeb< şeklindedir. Şiir ‚demişler‛ redifi üzerine kurulmuştur. Bir ata-sözü destanının içeriğini yansıtması bağlamında redifin çok isabetli seçildiğini görmekteyiz. Buredif, atasözlerinin sahip olduğu bilgi ve tecrübelerin atalara ait olduğunu vurgulamakta, do-layısıyla âşık kendi düşüncelerini desteklemek maksadıyla bu sözleri kullandığını hissettirmek-tedir. Şiirde yoğun olarak emir kipi kullanılmıştır, bu durum şiiri bir nasihatname havasınabüründürmüştür. Örneklerden hareketle atalar sözü destanlarının büyük çoğunluğunun insan- lara nasihat verme amacıyla ortaya konulduğunu söyleyebiliriz.

  • Levnî destanının ilk dörtlüğünde ‚atalar sözü‛ ifadesine yer vermiş ve bu sözleri tutan-ların selamete ereceğini belirterek şiiri yazma gerekçesini belirtmiştir. İlk dörtlük şiirin açışkısmıdır ve ‚Tut atalar sözün kalb-i selim ol‛ ifadesinden oluşan ilk dizede hem dinleyicilerinnasıl hareket etmesi gerektiğini hem de bunun gerekçesini açıklamıştır. Bu ifadeye benzer biranlamı âşık on birinci dörtlükte tekrar etmektedir. Ona göre darb-ı mesellerle amel eden kişikırklara karışacak seviyeye ve olgunluğa erişir. Âşık diğer dörtlüklere geçmeden daha şiirinikinci dizesinde atasözleri ve deyimleri kullanmaya başlamıştır. Levnî’nin destanında karşımıza çıkan atasözleri ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 3-7):

  • İkinci destan Âşık Şikârî’ya aittir. Dehri Dilçin âşığın 18-19. yüzyıl arasında yaşadığınıkabul etmek gerektiğini söyler. 1863 yılından kalma bir cönkte birkaç destanla birlikte atalarsözü destanına da rastlanılmıştır (2000: 18). Bu destan 21 dörtlükten oluşmaktadır. 11’li hecevezni kullanılmıştır ve kafiye örgüsü abab/cccb/dddb/eeeb<şeklindedir. Bu destan daLevnî’nin destanı gibi ‚demişler‛ redifi üzerine oluşturulmuştur. Levnî’nin destanın ilk dörtlü-ğü ‚tut‛ fiili ile başlarken Şikârî’nin bu şiiri ‚dinle‛ fiili ile başlamaktadır. İlk dörtlük destanınaçış dörtlüğüdür. Âşık, gönül âşinası olarak nitelediği dinleyicilerine bu destanı dinleyerekkıssadan hisse almaları gerektiğini söylemekte ve daha sonra amacını belirtmektedir. Câhilleronun muhatabı değildir. Çünkü onlar parayla olsa da, yolda bulsa da bu pendleri/öğütleri al-mazlar. Şiirde emir kipi ağırlıklı olarak kullanılmıştır. Levnî’nin destanına göre bu şiir dahasade bir Türkçe ile söylenmiştir. Âşık ilk dörtlükte kullandığı ‚pend‛ kelimesini son dörtlüktede tekrar etmektedir. Âşık bütün öğütlerin kendisi için olduğunu, gururlanmadan kendisinekulak vermesini söyler. Kendine güvenen meydana girer ve meydandan kaçmaz. Buradakimeydan âşıklık meydanı ve atasözlerini manzum olarak söyleme sanatıdır. Şikârî’nin bu şiirioluştururken Levnî’nin şiirinden etkilendiği açıktır. Her iki âşığın şiirinin açış ve kapanış dört-lükleri birbirine benzemektedir. Kapanış dörtlüğünde Şikârî’nin ‚meydan‛ kelimesini zikret-mesi ve mağrurlanma üzerinde durması bunu ispatlamaktadır. Atalar sözü destanlarında‚pend, öğüt, nasihat‛ kelimelerinin sıklıkla kullanıldığı görülmektedir. Bu durum şiirlerin söy-lenme/yazılma amaçlarına ve içeriklerine uygundur Şikârî’nin destanında kullanıldığı atasözü ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 18-20):

  • İnceleme konusu yaptığımız üçüncü atalar sözü destanı Tâlibî’ye aittir. Tâlibî’nin sek-sen yaşına kadar yaşadığı ve 1813’te vefat ettiği söylenmektedir. 12 dörtlükten oluşan destanın-da 11’li hece veznini kullanmıştır. Kafiye örgüsü abab/cccb/dddb/eeeb<.şeklindedir. Bu şiir‚demişler‛ ana redifi ile kurulmuştur. Emir kipinin sıklıkla kullanıldığı bu şiir sade bir Türkçeile yazılmıştır. Âşık, destanının ilk dörtlüğünde âkiller ve kâmillere vurgu yapmış ve kalıplaş-mış sözlerin onlara ait olduğunu ifade etmiştir. Bu dörtlük destanın açış dörtlüğü olarak görü-lebilir Son dörtlükte ‚Alana bir çift söz yeter.‛ diyerek hem şiirinin söyleniş gerekçesini hem deatasözlerinden istifade edilmesi gerektiğini vurgulamıştır Tâlibî’nin destanında kullandığı ata- sözü ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 23-24).:

  • Dördüncü destan 19. yüzyıl saz şairlerinden Mir’âtî’ye aittir. Bu destan 43 dörtlükten oluşmak-tadır ve 11’li hece vezni ile oluşturulmuştur. abab/cccb/dddb/eeeb<şeklinde kafiye örgüsüne sahiptir.‚Dinle‛ şeklinde emir kipiyle başlayan ve ‚demişler‛ ana redifi üzerine kurulan bu şiirin ilk dörtlük-lerinde tasavvufî konulara temas edilmiş, sonraki dörtlüklerde çeşitli benzetmelerle sosyal hayata aitbirçok nasihate yer verilmiştir. Açış dörtlüğünde eski ataların sözlerinin dinlenilmesi vurgulanmıştır.Sade bir Türkçe ile yazılan şiir bugün dahi kolaylıkla anlaşılabilir bir dile sahiptir. Şiirde tasavvufîkonulara sıklıkla değinilmesi âşığın herhangi bir tarikata mensubiyeti olabileceğini düşündürmekte-dir. Son iki dörtlük kapanış dörtlükleridir. Levnî ve Şikârî’de olduğu gibi atalar sözü söylemenin hü-ner gösterme meydanı olduğunu ve kendisinin burada söylediği şiir ile bir bayrak diktiğini belirtmiş-tir. Kendisini imtihan etmek isteyen şairlere de meydan okumuştur. Hüner meydanına onları bekledi-ğini vurgulamıştır. Son dörtlükte kendisine hitap ederek aklı varsa bu nasihatleri tutmasını, dünyayaaldanmamasını salık vermektedir. Âşık oldukça başarılı bir destan vücuda getirmişti. Destanda tespit ettiğimiz bazı atasözü ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 25-31):

  • 41. Beğlerin yanında su getiren ilesenek sıyan beraber olur. (15.Yüzyıldaki biçimi ‚İyilik bil-meyen katında su getirenle se-nek sıyan birdir.‛ şeklindedir.Günümüzde ‚Su getiren de bir,testiyi kıran da.‛ şeklindedir. (Aksoy, 1988: 21) )

  • Beşinci destan 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı tahmin edilen Mevcî’ye aittir. 30dörtlükten oluşan bu destanda yine 11’li hece vezni ve abab/cccb/dddb/eeeb
  • Altıncı destan 19. yüzyıl âşıklarından Havayî’ye aittir. Ankaralı olan âşığın destanı 25dörtlükten oluşmaktadır. Yine 11’li hece vezni ve abab/cccb/dddb/eeeb< kafiye şeması tercihedilmiştir. Her dörtlüğün sonunda tekrar edilen temel redif ‚demişler‛ kelimesidir. Âşık şiirineyine emir kipinde çekimlenen bir fiil ile başlamakta ve şiirin genelinde bu çekimi kullanmakta-dır. İlk dörtlük açış dörtlüğüdür. Âşık burada dostlarına destanını dinlemesini söylüyor. İnsa-nın aklıyla hareket etmesi gerektiğini âkil insanın önceyi ve sonrayı hesap ederek söz söylemesibağlamında değerlendirmiştir. Kapanış dörtlüğünde şairlerin kendi yetenekleri oranında sözsöylediğini, dilin susmasının başın esenlik bulması için şart olduğunu belirtir. Sahte akçeyekimsenin talip olmayacağını belirterek pendini kimsenin dinlemeyeceğini ifade eder. On üçün-cü dörtlükte atasözü kelimesi yerine ‚mesel‛ kelimesini kullanmıştır. Son dörtlükte daha fazlasöylememesi gerektiğini vurgular ve sözlerinin çok da değerli olmadığını zikrederek mütevazıbir tavır sergiler. Destanında tespit ettiğimiz atasözleri ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 44- 49).:

  • 8. Çifteli katır bokuna da çifte salar.Yedinci destan 19. yüzyılın ikinci yarısında yaşadığı tahmin edilen Hâkî’ye aittir. 14dörtlükten oluşan bu destan 11’li hece vezni ile söylenmiştir. Kafiye örgüsüabab/cccb/dddb/eeeb< şeklindedir. Tasavvufî ögelere sıklıkla başvurulan bu şiirde ana redifyine ‚demişler‛ kelimesidir. Tasavvufî nasihatler ağırlıkta olduğu için atalar sözü bakımındanfakir bir şiirdir. Âşık kapanış dörtlüğünde şiirinde bahsettiği öğütlerin dinlenilmesi gerektiğiniifade etmektedir. Ayrıca gönül ehli kimselerin katında kendisinin şair olarak bilindiğini ekle-mektedir. Yedinci dörtlüğünde sözlerinin farklı bir öğüt olduğunu ve dinlenilmesi gerektiğini beyan etmektedir. Destanda geçen atasözleri ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 55-56):

  • Sekizinci destan 19. yüzyıl âşığı Lutfî’ye aittir. 18 dörtlükten oluşan destanında âşık11’lihece veznini ve abab/cccb/dddb/eeeb
  • 19. Zerreye saymak. (Zerresi kalma-Dokuzuncu destan 19. yüzyıl âşığı olarak kabul edilen Refikî’ye aittir. 88 dörtlükten oluşandestanı abab/cccb/dddb/eeeb<şeklinde kafiye örgüsüne sahiptir. Atasözlerine sıkça yer verilen budestanda temel redif yine ‚demişler‛ kelimesi ile sağlanmıştır. Şiirde 11’li hece vezni kullanılmıştır.Bu türde oluşturulan en uzun destandır. İlk dörtlük açış dörtlüğüdür. Refikî ilk dörtlüğünde dostları-na ‚acayip destan‛ olarak nitelediği sözlerini dikkatle dinlemelerini söyler. Söylediği sözleri öncedenbüyüklerin söylediğini, bunların atalardan kalma olduğunu belirtir. Bu yönüyle atasözleri bir iz bıra-kabilecek güce sahiptir. İkinci dörtlükte atasözlerine giriş yapmakla birlikte yine ‚pir‛ ve ‚meşhurmesel‛ sözlerini birlikte kullanarak şiirine geçiş yapmıştır. Son iki dörtlük ise kapanış dörtlüğüdür. Budörtlüklerde destanına son verdiğini, şairin kârının bu şiirden başka bir şey olmadığını ifade eder. Şiir hacmine uygun olarak atasözü ve deyim açısından oldukça zengindir (Dilçin, 2000: 60-72):

  • Onuncu destan 19. yüzyıl âşığı Figanî’ye aittir. 1815 yılında doğan âşık 1893 yılında vefat et-miştir. 27 dörtlükten oluşan destanda 11’li hece vezni ve ababa/cccb/dddb/eeeb< kafiye örgüsü kulla-nılmıştır. ‚Demişler‛ redifi üzerine kurulan bu destanda tasavvufî ifadelere rastlanmaktadır. İlk dört-lük açış dörtlüğüdür ve âşık burada erenler pendini dinlemesi için canlara seslenmektedir. Çünküakıllı olanlar bu söz gibi doğru söz ararlar. Son dörtlük kapanış dörtlüğüdür ve ilk dörtlükte zikrettiği‚pend‛ kelimesini burada yinelemiştir. Âşık söylediği öğütlerin yabana atılmamasını, tutup tutmamakonusunda tercihin dinleyicide olduğunu belirtir. Âşığa göre sözü çok uzatmamak gerekir, çünküfaydalı sözler söyleyen kişi fazla konuşmaz, yerinde ve gerektiği kadar söyler. Âşık bu düşüncesini‚Südsüz inek durmaz malar.‛ atasözü ile desteklemektedir. Destanda karşımıza çıkan bazı atasözü ve deyimler şunlardır (Dilçin, 2000: 76-80):

  • On birinci destan Yesarî’ye aittir. Destandaki ifadesinden hareketle 1835 yılında doğduğutahmin edilmektedir. 1902 yılında da vefat etmiştir. 19. yüzyıl âşığı olan Yesarî’nin destanı 34 dörtlük-ten oluşmaktadır. 11’li hece vezni ile söylenilen bu şiir, abab/cccb/dddb/eeeb
  • On ikinci destan yaşadığı dönem hakkında bir bilgi bulunmayan Dervişî’ye aittir. Dehri Dilçinonun bu destanının Konya Halkevi Dergisi’nde yayımlandığını belirtir. Nasihat destanı yazan âşıkla-rın büyük çoğunluğunun 19. yüzyılda yaşadığını, Dervişî’nin bu modaya uyarak destan yazdığınahükmetmek gerekirse, onun da bu yüzyılda yaşamış olabileceğini belirtir (2000: 104). Destan 12 dört-lükten oluşmaktadır, abab/cccb/dddb/eeeb< kafiye örgüsü ve 11’li hece vezni kullanılmıştır. ‚Demiş-ler‛ ana redifinin kullanıldığı bu şiirde diğer atasözleri ve nasihat destanlarında olduğu gibi sade birdil kullanılmıştır. Âşık açış dörtlüğünde insanın kâmil sözü dinleyerek kâmil olacağını söyler. Buifadeden atasözlerinin kâmil sözü olarak algılandığını görmekteyiz. Son dörtlük kapanış dörtlüğümahiyetinde değildir, daha çok tasavvufî öğütler içermektedir. Yedinci dörtlükte âşık atalar sözü ye-rine ‚darb-ı mesel‛, sekiz ve onuncu dörtlüklerde ‚mesel‛ terimlerini kullanmıştır (Dilçin, 2000: 104- 105). Destanında geçen atasözleri ve deyimler şunlardır:

  • Atalar sözü söyleme geleneği konusunda dikkate değer bir eser ortaya çıkaran ve Ya-renî mahlasını kullanan Zekai Musa Yaren, ‚demişler‛ redifli iki şiir söyledikten sonra 1500atasözünün her birisine birer dörtlük söylediği uzun bir destan oluşturmuştur (Yaren, 2012).Destan, müstakil bir kitap şeklindedir. Burada önce atasözü yazılmış, altına atasözünün kulla-nıldığı bir dörtlük verilmiştir. Bu uzun destan yine geleneğe uygun olarak ‚demişler‛ redifi üzerine kurulmuştur.

  • Aksoy, Ö. A. (1988). Atasözleri Sözlüğü, İstanbul: İnkılâp Kitabevi.

  • Arslan, M. (2019) Turfetü’l- Emsâl Açıklamalı Atasözleri Sözlüğü, Ankara: Grafiker Yayınları. Boratav, P. N. (1992). 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı, İstanbul: Gerçek Yayınevi.

  • Dilçin, D. (2000). Edebiyatımızda Atasözleri, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

  • Eyüboğlu, E. K. (1973). Şiirde ve Halk Dilinde Atasözleri ve Deyimler, İstanbul: Doğan Kardeş Mat- baacılık.

  • Kaşgarlı Mahmut (2013). Divanü Lûgati’t-Türk I, Çev. Besim Atalay, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları.

  • Kızıldağ, H. (2020). ‚Atasözlerinin Salgın Hastalık ve Etkilerinden Koruma İşlevi: Covıd-19Salgını ve Türk Atasözleri‛, Motif Akademi Halkbilimi Dergisi, C.13, S. 31, s. 1025-1039. Tan, N. (2016). Yel Kayadan Ne Aparır?, Ankara: Kültür Ajans Yayınları.

  • Türk Atasözleri ve Deyimleri I-II (1993). Ankara: Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları.Yaren, Z. M. (2012). Darb-ı Meselname/Atasözleri Destanı, Ankara: Özel Matbaası. Kısaltmalar

                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics