Amerika Birleşik Devletleri’nde El- Kaide tarafından 2001 yılında gerçekleştirilen 11 Eylül Saldırılarının etkilerini anlamak; çağımızın uluslararası ilişkiler yapısını kavrayabilmek adına elzemdir. Bu çalışma, söz konusu saldırıların ardından şekillenen söylem ve propaganda süreçlerini, korku çekiciliği bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush’un Birleşmiş Milletler Genel Kurullarında yaptığı konuşmalar analiz edilmiştir. Bu çalışmada ABD’nin 11 Eylül sonrası politikasındaki dış politika söyleminde korku çekiciliği ögeleri vasıtasıyla nasıl propaganda yapıldığı analiz edilmiştir. Analiz edilen konuşmalar George W. Bush’un başkanlık dönemi boyunca (2000-2008) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmalar ile sınırlandırılmıştır. Araştırma yöntemi olarak eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada; analiz edilen konuşmalar korku çekiciliği bağlamında değerlendirildiğinde 3 başlık (öğe) olarak incelenmiştir. Bunlar; 1) Terör tehdidinin tüm ulusları ilgilendirmesi ve terörle mücadeleye katılmayan/ teröre destek veren ulusların bedel ödeyecek olması, 2) kitle imha silahlarının yayılması ve teröristlerin eline geçmesi, 3) Irak’ın kitle imha silahları, uzun menzilli füzeler ve nükleer silahlar geliştirip terörü destekleyerek bölgedeki istikrarı/dünyayı tehdit etmesi. Konuşmalar incelendiğinde, Bush’un terör algısını yeniden şekillendirerek terörle tüm ulusların baş başa kalabileceğini vurguladığı, medeni ulus vurgusu ile teröristleri ve destekçilerini ötekileştirmeyi (şeytanlaştırma) amaçladığı göze çarpmaktadır. Ayrıca, Afganistan’da Taliban, Irak’ta Saddam Hüseyin örneklerini kullanarak caydırıcılık stratejisi kullanmış ve terörü destekleyenlerin sonunun bu şekilde olacağını vurgulamak suretiyle korku çekiciliği ögesini kullanmıştır. Ayrıca Bush, Irak’ın kitle imha silahları bulundurmakla ilgili verdiği taahhütlere uymadığını iddia ederek gerçekleştirmeyi planladığı müdahaleyi dünya kamuoyunda meşru kılmak için konuşmalarını tarihsel analojiler ile desteklemiş, müdahalelerinin meşruiyetini sağlamada korku çekiciliğinden faydalanmıştır.