11 Eylül Saldırıları Sonrası Terörizm Algısı ve ABD’nin Korku Çekiciliğine Dayalı Propaganda Çalışmaları

Author :  

Year-Number: 2025-44
Yayımlanma Tarihi: 2025-09-17 18:23:12.0
Language : Türkçe
Konu : İletişim Çalışmaları
Number of pages: 1-15
Mendeley EndNote Alıntı Yap

Abstract

Amerika Birleşik Devletleri’nde El- Kaide tarafından 2001 yılında gerçekleştirilen 11 Eylül Saldırılarının etkilerini anlamak; çağımızın uluslararası ilişkiler yapısını kavrayabilmek adına elzemdir. Bu çalışma, söz konusu saldırıların ardından şekillenen söylem ve propaganda süreçlerini, korku çekiciliği bağlamında incelemeyi amaçlamaktadır. Bu amaçla dönemin Amerika Birleşik Devletleri Başkanı George W. Bush’un Birleşmiş Milletler Genel Kurullarında yaptığı konuşmalar analiz edilmiştir. Bu çalışmada ABD’nin 11 Eylül sonrası politikasındaki dış politika söyleminde korku çekiciliği ögeleri vasıtasıyla nasıl propaganda yapıldığı analiz edilmiştir. Analiz edilen konuşmalar George W. Bush’un başkanlık dönemi boyunca (2000-2008) Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda gerçekleştirdiği konuşmalar ile sınırlandırılmıştır. Araştırma yöntemi olarak eleştirel söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Çalışmada; analiz edilen konuşmalar korku çekiciliği bağlamında değerlendirildiğinde 3 başlık (öğe) olarak incelenmiştir.  Bunlar; 1) Terör tehdidinin tüm ulusları ilgilendirmesi ve terörle mücadeleye katılmayan/ teröre destek veren ulusların bedel ödeyecek olması, 2) kitle imha silahlarının yayılması ve teröristlerin eline geçmesi, 3) Irak’ın kitle imha silahları, uzun menzilli füzeler ve nükleer silahlar geliştirip terörü destekleyerek bölgedeki istikrarı/dünyayı tehdit etmesi. Konuşmalar incelendiğinde, Bush’un terör algısını yeniden şekillendirerek terörle tüm ulusların baş başa kalabileceğini vurguladığı, medeni ulus vurgusu ile teröristleri ve destekçilerini ötekileştirmeyi (şeytanlaştırma)  amaçladığı göze çarpmaktadır. Ayrıca, Afganistan’da Taliban,  Irak’ta Saddam Hüseyin örneklerini kullanarak caydırıcılık stratejisi kullanmış ve terörü destekleyenlerin sonunun bu şekilde olacağını vurgulamak suretiyle korku çekiciliği ögesini kullanmıştır. Ayrıca Bush, Irak’ın kitle imha silahları bulundurmakla ilgili verdiği taahhütlere uymadığını iddia ederek gerçekleştirmeyi planladığı müdahaleyi dünya kamuoyunda meşru kılmak için konuşmalarını tarihsel analojiler ile desteklemiş, müdahalelerinin meşruiyetini sağlamada korku çekiciliğinden faydalanmıştır.

Keywords

Abstract

Understanding the impact of the September 11, 2001, attacks perpetrated by Al-Qaeda in the United States is crucial for grasping the landscape of contemporary international relations. This study examines the rhetorical and propaganda processes that shaped the aftermath of these attacks within the context of fear appeal. For this purpose, we analyze the speeches delivered by then-President George W. Bush at the United Nations General Assembly. This study analyzes how propaganda is employed through fear appeals in the US's post-September 11 foreign policy discourse. The analyzed speeches are limited to speeches delivered to the United Nations General Assembly during George W. Bush's presidency (2000-2008). Critical discourse analysis is used as the research method. In the study, the analyzed speeches were examined under three headings (elements) when evaluated in the context of fear appeal. These were: 1) The threat of terrorism concerns all nations, and nations that do not participate in the fight against terrorism or support terrorism will pay the price; 2) the proliferation of weapons of mass destruction and their fall into the hands of terrorists; and 3) Iraq's development of weapons of mass destruction, long-range missiles, and nuclear weapons, and its support for terrorism, thus threatening regional stability and the world. An examination of his speeches reveals that Bush reshaped the perception of terrorism, emphasizing that all nations can confront it head-on. His emphasis on a civilized nation aimed to marginalize (or demonize) terrorists and their supporters. He also employed the Taliban in Afghanistan and Saddam Hussein in Iraq as examples of deterrence, emphasizing that this would be the end for those who support terrorism. Furthermore, Bush used historical analogies to legitimize his planned intervention by claiming Iraq had failed to comply with its commitments regarding its possession of weapons of mass destruction, thus leveraging the fear appeal to legitimize his interventions.

Keywords


                                                                                                                                                                                                        
  • Article Statistics