Bu araştırma, Batı Afrika’da İslam’ın yayılmasını incelemekte olup, bu bölgenin Afrika kıtasında İslam davetinin gelişimi için dikkate değer bir örnek teşkil etmesine odaklanmaktadır. Çalışma, İslam’ın Batı Afrika halklarının kültürel ve sosyal kimliğinin temel bir unsuru haline nasıl geldiğini anlamayı amaçlamaktadır. Araştırma, güvenilir tarihsel kaynaklara dayanarak, İslam’ın ilk girişinden bir uygarlık gücü olarak yerleşmesine kadar olan süreci şekillendiren tarihsel ve sosyal dinamikleri ortaya koymayı hedeflemektedir. Araştırma, İslam’ın bölgeye giriş yollarını çeşitli boyutlarıyla ele almaktadır: İlk olarak, sekizinci ve dokuzuncu yüzyıllarda ticari ve dini davet yollarıyla gerçekleşen barışçıl sızma, Kuzey Afrikalı Müslüman tüccarların Büyük Sahra’yı geçen yolları kullanarak dini şiddetsiz bir şekilde yaymada kilit bir rol oynadığı dönemdir. Ardından, on birinci ve on ikinci yüzyıllarda, Murabıtlar gibi yerel alimler ve mücahitler tarafından yönetilen ıslahatçı cihat hareketleri, davetçileri uzak bölgelere ulaştırmıştır. Son olarak, hac ibadeti ile kültürel, dini ve sosyal faktörler, İslam inancının bu toplumlarda kökleşmesinde önemli bir etkiye sahip olmuştur. Örneğin, Mali Kralı Mansa Musa gibi İslam devletlerinin sultanlarının hacca gitme konusundaki özeni, İslam dünyasıyla bağları güçlendirmiştir. Bunun yanı sıra, çalışma, İslam’ın yayılmasını destekleyen çeşitli araçları incelemektedir: Ticaret, özellikle Güney Fas ile “sessiz ticari mübadele” yoluyla İslam için zemin hazırlamış; göç, alimleri ve davetçileri taşımış; eğitim, okullar ve camiler aracılığıyla sağlanmış; Kadiri ve Ticani gibi tasavvuf yolları ise uzak köylerde yayılarak on dokuzuncu yüzyılda Avrupa genişlemesine karşı durmuştur. Son olarak, araştırma, İslam’ın Batı Afrika’nın siyasi, sosyal ve kültürel yapısındaki derin etkisini vurgulamaktadır. Bu etki, kabilelerin birleşmesine, şeriat temelli yönetim sistemlerinin kurulmasına ve yerel geleneklerle İslam değerlerinin harmanlanmasına yol açarak, inanç ile Afrika mirasını birleştiren benzersiz bir kimlik oluşturmuştur.
This study examines the spread of Islam in West Africa, focusing on the region as a prominent example of the development of Islamic propagation on the African continent. The research aims to understand how Islam became a fundamental component of the cultural and social identity of West African peoples. Relying on credible historical sources, the study seeks to elucidate the historical and social dynamics that shaped the trajectory of Islam from its initial entry to its establishment as a major civilizational force. The research explores the various pathways through which Islam entered the region. Initially, during the eighth and ninth centuries, peaceful penetration occurred through trade and religious propagation, with North African Muslim traders playing a pivotal role in spreading the religion non-violently by utilizing trans-Saharan routes. Subsequently, in the eleventh and twelfth centuries, reformist jihad movements led by local scholars and fighters, such as the Almoravids, extended the reach of religious emissaries to distant areas. Finally, the practice of pilgrimage (Hajj) and cultural, religious, and social factors significantly contributed to the entrenchment of Islamic faith in these societies. For instance, the commitment of rulers of Islamic states, such as Mali’s King Mansa Musa, to performing the Hajj strengthened ties with the broader Islamic world. Additionally, the study investigates the various mechanisms that facilitated Islam’s spread. Trade, particularly the “silent trade” with southern Morocco, laid the groundwork for Islam’s expansion. Migration transported scholars and preachers, while education was disseminated through schools and mosques. Sufi orders, such as the Qadiriyya and Tijaniyya, spread to remote villages and resisted European expansion in the nineteenth century. Lastly, the research highlights the profound impact of Islam on West Africa’s political, social, and cultural framework. This influence led to the unification of tribes, the establishment of governance systems based on Sharia, and the blending of local traditions with Islamic values, resulting in a unique identity that integrates faith with African heritage.