Kurumlar tarafından çalışanlarına aldırılan eğitimlerin çeşitleri ve sayıları yıllar itibariyle yükselen bir artış göstermektedir. Yabancı kuruluşlar (P&G, Lever, Unilever vd.) tarafından başlatılan bu trend, yerli kurumlar tarafından da önce taklit sonra takip edilerek bugün şirketlerin önemli etkinliklerinden biri haline gelmiştir. Bu çerçevede tüm eğitim pastası içerisinde sayıca ve bütçe anlamında en çok aldırılan eğitimler; iletişim, satış, sunum ve sunuş teknikleri başlıklı eğitimlerdir. Eğitimin kaçınılmaz bir etkinlik olduğu bilinci her geçen yıl artmakla birlikte, ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde neredeyse tüm kurumların söz birliği etmişçesine, eğitim yatırımlarına ayırdığı bütçeyi kısıtlaması bir gelenek haline gelmiştir. Ekonomik krizlerin tensikat ve istihdam süreçlerine yol açması, bu sirkülasyonu yaşayan firmaları belirsizlikler netleşene kadar eğitim alımlarını beklemeye yönlendirmektedir. Kurum eğitimlerinin bir keyfiyet değil bir mecburiyet olarak şirketlerce içselleştirilmesi, eğitimlerin pansuman değil operasyon olarak algılanması, turn-over oranı yüksek firmaların çalışana yatırım yapmaktan kaçınmaması önemlidir. Eğitimlerin çalışan aidiyetini ve motivasyonunu artırıcı, iş süreçlerindeki maliyetleri düşürücü ve müşteri tatminine olan olumlu etkisi göz ardı edilmemelidir. Bu amaçla, 250 kurum ile yapılan eğitim çalışmalarında, eğitim alan sektörler, öncelikli aldırılan eğitimler ve eğitim talep edilen dönemlerin ekonomik krizlerle ilişkisi belirlenmeye çalışılmaktadır.
The types and numbers of training received by institutions for their employees show a rising trend over the years. This trend, initiated by foreign organizations, (e.g.P&G, Lever, Unilever, etc.) has also become one of the important events of the companies today by being imitated and followed by the domestic institutions. In this framework, the most educated trainings in terms of number and budget within the whole education cake are; communication, sales, presentation and presentation techniques. Along with the increasing awareness that education is an inevitable event, almost all institutions have a tradition to limit the budget they allocate to their educational investments during the economic crises. As economic crises lead to regulatory and employment processes, it leads to waiting for training purchases for institutions that have experienced this circulation until uncertainties become clear. It is important that company training is not an arbitrariness but internalization of the institutions as an obligation, that the training is perceived as operation rather than drain, and that firms with high turnover rates do not avoid investing in employees. The positive impact of trainings to increase the employee's sense of belonging and motivation, to reduce the cost in business processes and the positive effect on customer satisfaction should not be overlooked. For this purpose, in the training studies conducted with 250 institutions, it is tried to determine the relation with the economic crises, the sectors that receive training, trainings with priority, and periods when education is requested.