Dünya genelinde sanayileşme, nüfus yoğunluğunun artması, enerji üretme, iklim krizi sonucu sulama ihtiyacı gibi sebepler suya yönelik yapılan politikaları arttırmıştır. Bu politikalar neticesinde baraj gibi büyük bayındırlık projeleri dünyada olduğu kadar ülkemizde de doğal ve arkeolojik sit alanlarının, taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının yok olma riskiyle karşı karşıya kalmasına sebep olmaktadır. Türkiye’nin hızlı kalkınma süreci içerisinde olması ve coğrafyasının baraj yapımına uygun olması sebebiyle baraj yatırımları hızlı bir şekilde artmaktadır. Bu barajların kültürel miras alanları ile çakışması önemli bir koruma sorununu beraberinde getirmektedir. Ülkemizde baraj havzasında kalan birçok kültürel mirasa günümüze kadar koruma önlemi alınmamıştır. Ancak son yıllarda taşınır taşınmaz kültürel mirasa verilen önem ve baraj sularının oluşturabileceği hasarlar göz önüne alınarak koruma projeleri hazırlanmaya başlanmıştır. Bu çalışmada dünyada ve ülkemizde baraj havzasında kalan kültür varlıklarının koruma yöntemlerinin neler olduğunu açıklamak ve taşıyarak koruma yöntemlerinin olumlu ve olumsuz yanları ortaya çıkarılarak farklı türdeki koruma yöntemlerine bütüncül bir bakış açısı geliştirmek amaçlanmıştır. Bu kapsamda belirlenen anahtar kelimeler açık erişimli web sitelerinde taranmış ve 21 adet barajın verilerine ulaşılmıştır. Bu barajlardan 13 tanesinde kültürel mirasa koruma uygulaması yapılmadan sular altında bırakılmış, 8 tanesinde ise su altında yerinde koruma ve taşıyarak koruma yöntemleri ile koruma uygulamaları yapılmıştır. Taşıyarak koruma uygulaması yapılan ve literatürde verisine ulaşılan 5 baraj ve 13 yapı detaylı olarak incelenmiştir. Koruma yöntemlerinin yapının tekil olarak korunmasının yanı sıra kentsel hafızadaki yerinin sürdürülebilirliği açısından ele alınması gerekliliği de ortaya konulmuştur.
Reasons such as industrialization, increase in population density, energy production, and the need for irrigation as a result of the climate crisis have increased the policies towards water throughout the world. Major public works projects such as dams built as a result of these policies cause natural and archeological sites, movable and immovable cultural assets to face the risk of extinction in our country as well as in the world. Since Turkey is in a rapid development process and its geography is suitable for dam construction, dam investments are increasing rapidly. The conflict of these dams with cultural heritage sites brings along an important conservation problem. In our country, protection measures have not been taken for many cultural heritages remaining in the dam basin until today. However, in recent years, conservation projects have been started to be prepared considering the importance given to movable and immovable cultural heritage and the damages that can be caused by dam waters. In this study, it is aimed to describe the protection methods of cultural assets remaining in the dam basin in the world and in our country, to develop a holistic perspective on different types of conservation methods by revealing the positive and negative aspects of conservation methods by carrying them. The keywords determined in this context were scanned on open access websites and the data of 21 dams were reached. In 13 of these dams, cultural heritage was flooded without protection, and 8 were protected by on-site protection and protection methods underwater. 5 dams and 13 structures that were protected by carrying and whose data were obtained in the literature were examined in detail. In addition to the singular preservation of the structure, conservation methods also need to be addressed in terms of sustainability of its place in urban memory.