Mitoloji, insanlık tarihi var olduğu andan itibaren, insanın hayatında olan bir olgudur. İnsanların, hiçbir bilimsel kaynağı olmadığı dönemlerde, doğa olaylarını anlama ve tanımlama biçimi, mitolojinin oluşmasında önemli rol oynamaktadır. Mitoloji, tarih boyunca, her alanda olduğu gibi sanat alanında da karşımıza çıkmaktadır. Sanat alanına baktığımızda, mitoloji her zaman sanatçılara ilham kaynağı olmuştur. Sanatın ortaya çıktığı anlardan itibaren mitolojik karakterleri görebilmekteyiz. Bu durum gerek mimaride gerek resim sanatında gerekse heykel sanatında günümüze kadar varlığını sürdürmüştür. Opera sanatında da mitoloji, diğer sanat dallarında olduğu gibi etkili bir rol üstlenmiştir. İlk bestecilerden itibaren mitolojik karakterler ve olaylar, sahnede boy göstermektedir. Opera tarihinin başından itibaren, birçok operanın konusu mitolojik ögeler içermektedir. Daha çok Yunan mitolojisi ile karşımıza çıkan opera eserlerinin, ilerleyen dönemlerde, opera sanatının farklı coğrafyalara yayılmasıyla birlikte, konu yelpazesi de genişlemiştir. Türk opera sanatı, Cumhuriyet’in ilanından sonra gelişmeye başlamış, aynı batıda olduğu gibi ülkemizde de öncelikli konular mitolojik olaylar olmuştur. Gılgamış Destanı, tarihin ilk yazılı destanı olarak kabul edilmektedir ve on iki tabletten oluşmaktadır. Binlerce yıl önce Sümer’de yaşamış olan kahraman kralın hikâyelerini anlatan destan, kil tabletlere yazılmış ancak zaman içinde bozulmalardan kaynaklı bazı boşluklar oluşmuştur. Gılgamış Destanı, Uruk kentinde yaşayan kral Gılgamış’ın ölümsüzlüğü aramak için çıktığı yolculukta başına gelenleri anlatmaktadır. Gılgamış, ölümsüzlüğü arayan bir ölümlü olarak anılır ve günümüzde hala etkili bir biçimde karşımıza çıkmaktadır. Gılgamış Destanı, çok kez tiyatro ve opera sahnesinde, sinemada ve edebiyatta karşımıza çıkmıştır. İkinci kuşak Türk bestecilerinden Nevit Kodallı, Gilgameş operası ile Sümer mitolojisini ele almış, günümüze kadar uzanan bu etkileyici hikâyeyi izleyiciyle buluşturmuştur.
Mythology has started to take place in lives of people since the beginning of humankind. The way of understanding and defining nature has held a crucial value and importance on behalf of mythology’s occurence back in the day when human being had not any scientific resource to rely on. Mythology has showed itself in art as well as other fields throughout history. Regarding the arts, mythology has always influenced artists. Mythological characters have been apparent and observable when the arts have once there. This visibility maintained itself until this day mostly in the fields of architecture, painting, sculpture. As for the art of opera, mythology has found its place in it, so has it for other grounds of art. Mythological characters and events have been performed by the very first composers. Since the history of opera has begun, artworks’ themes contain mythological features. Those features in opera works which at first started with Greek mythology, then widened their subjects when they could spread different geographical zones. Turkish opera art has begun its evolution after the Proclamation of the Republic and mythological elements played a significant role as in Western opera works. The Epic of Gilgamesh which contains twelve tablets is accepted as the first written epic text of history. This epic which tells the stories of a heroic king who lived thousand years ago in Sumer, has been written on clay tablets and blanks have been occured due to damage. In the Epic of Gilgamesh, quest for an immortal life of King Gilgamesh who lives in Uruk is told. Gilgamesh who is a mortal man who pursues immortality still makes an appearance today. The Epic of Gilgamesh is seen in theatre, opera, cinema and literature many times. As a Second Generations Composer Nevit Kodallı treats Sumer mythology with the composition of Gilgamesh opera and brings this impressive theme on the stage in front of the audience.