Çalışma, Diorama'ların tarihsel gelişim sürecini, kültürel işlevlerini ve izleyici üzerindeki psikolojik etkilerini incelemektedir. Minyatür odalar, Antik Mısır'daki dinsel ritüellerdeki sembolik nesnelerden başlayarak, 15. yüzyıl Avrupa'sında koleksiyonculuk geleneğiyle şekillenen Merak Kabineleri'ne ve 16. yüzyıl Almanya'sında ortaya çıkan dolap evlerine kadar uzanan çok katmanlı tarihsel bir serüvene sahiptir. 19. Yüzyılda "Diorama" kavramının ortaya çıkışı, bu görsel anlatı biçimine yeni bir anlatı kazandırmıştır. Makale, Diorama'ların özellikle ruh hali ve mekan ilişkisi üzerindeki psikolojik etkisini tartışmakta; bu yapıtların izleyicide sürüklenme ve nostalji duygusu yaratarak kültürel belleğin oluşumuna katkıda bulunduğunu ileri sürmektedir. Bu bağlamda Narcissa Niblack Thorne'nun 20. yüzyılın ilk yarısında oluşturduğu Thorne Minyatür Odaları, Diorama sanatının doruk noktalarından biri olarak ele alınmaktadır. Thorne'un tarihsel mekanlara ait iç mekanları, olağanüstü bir detaycılıkla yeniden inşa ettiği bu minyatür odalar, toplumsal kimliklerin, kültürel değerlerin ve estetik beğenilerin minyatür ölçekte temsililine olanak tanıyan birer kültürel anlatı projesi olarak değerlendirilmiştir. Thorne minyatür odaları, yalnızca dekoratif sanatlar örneği değil; aynı zamanda tarihsel belge niteliği taşıyan, toplumsal belliği görselleştiren ve izleyiciyle duygusal bir bağ kuran sanatsal yapılar olarak öne çıkmaktadır.
Study examines the historical development, cultural functions, and psychological impact of Dioramas on viewers. Miniature rooms have a multilayered historical trajectory that extends from the symbolic objects used in religious rituals of Anci-ent Egypt to the Cabinets of Curiosity of fifteenth-century Europe—shaped by the culture of collecting and scientific curiosity—and to the dollhouses or cabinet hou-ses that emerged in sixteenth-century Germany as indicators of bourgeois taste and status. The emergence of the term “Diorama” in the nineteenth century int-roduced new aesthetic and technical dimensions to this visual narrative form. The article particularly focuses on the psychological effects of Dioramas through the relationship between mood and space, suggesting that these works evoke a sense of immersion and nostalgia that contributes to the construction of cultural memory. In this context, Narcissa Niblack Thorne’s Thorne Miniature Rooms, cre-ated in the first half of the twentieth century, are considered one of the pinnacles of Diorama art. By meticulously reconstructing interior spaces from various histo-rical periods, Thorne’s rooms function as projects of cultural narration, reflecting social identities, cultural values, and aesthetic sensibilities on a miniature scale. In conclusion, the Thorne Miniature Rooms are not merely examples of decorative art but also artistic structures that visualize social memory, serve as historical do-cuments, and establish an emotional connection with the viewer.