Siyasi ve sosyal açıdan büyük bir öneme sahip olan insan hakları düşüncesinin temeli "doğal hak" kavramına dayanmaktadır. Doğal hak düşüncesi her ne kadar Antik Yunan kökenli olsa da 17. ve 18. yüzyılda Hobbes, Locke ve Spinoza gibi düşünürler insanın bazı doğal haklara sahip olduğu düşüncesini yoğun bir şekilde ele alıp incelemişlerdir. Hobbes ve Spinoza, Machiavelli'nin başlattığı sekülerleşme hareketini, klasik siyaset felsefesi geleneğinin yaptığı gibi siyasal alanı, hukuku ve ahlakı "yasa ve ödev" kavramına değil, "hak" kavramına dayandırarak yaparlar. Doğal hak kavramını açıklarken her iki düşünür de benzer terminolojileri kullanırlar. Fakat doğal durumdan sivil duruma geçişte hakların devri konusunda farklı düşünürler. Hobbes, sivil duruma geçişte, insanın en doğal hakkı olan yaşama hakkı hariç bütün hakları egemene, Leviathan'a devretmesi gerektiğini düşünürken; Spinoza insanın yaşama hakkı yanında düşünce özgürlüğünün de egemene devredilmemesi gerektiğini düşünür.
It is based on the concept of "natural rights", which is based on the idea of human rights, which has a great political and social important. Though it is of ancient Greek origin, philosophers like Hobbes, Locke and Spinoza in the 17th and 18th centuries have intensively studied and considered the idea that people have some natural rights. Hobbes and Spinoza make the secularization movement initiated by Machiavelli by basing the political sphere, law and morality on the concept of "right", not on the concept of "law and duty" as the classical political philosophy tradition does. Both thinkers use terminologies when explaining the concept of natural rights. But in the transition from the natural to the civil situation, they think differently about rights. In the transition to the civilian situation, while Hobbes thinks that all rights should be transferred to Leviathan, the sovereign, except for the right to life, which is the most natural right of man Spinoza thinks that besides the right to life, freedom of thought should not be transferred to te sovereign.